30 Kasım 2011 Çarşamba

Kısa Ve Bana Ait Şiirler!.

Zor mu geldi adam gibi sevmek?
...
Rüzgar beni esip geçse de bu aşkı asla esip geçemez!.
...
Bazı şeyler vardır beni andırır, bazı yerler vardır beni anlatır..
...
Her gün hayatımdan bir sayfa eksiliyor.
...
Seni seviyorum diyen gözlere bakarım önce doğru söylüyorlar mı diye? sana aşığım diyen dudaklara bakarım önce gerçek mi diye? senin için ölürüm diyen adama bakarım önce adam mı diye?.
...
Yorgun olabilirim ama asla çaresiz değilim.
...
Sen bir hançersin kalbime saplanan çıkaramadıkça canımı acıtan..
...
Bir varsın hiç yoksun.


 -Ebru Kıvrak-

Dayanamıyorum..

Artık dayanamıyorum aşka değil, acıya değil, kendime, neden ben böyleyim diye, kimse beni anlamıyor ya da anlamak istemiyor, acaba bende mi bir terslik var? iyi olmaya çalışırım ters karşılanırım, patlarım iyi olmam bu ne arkadaş ya bende şaşırdım ne yapmalıyım? İyice ters düz oldum zaten benim derdim bana yetiyor bir de siz gelmeyin üzerime, bende de bir kalp var hatırlatırım ve bende ki kalp kırılmış değil, paramparça değil, tuz buz değil, görünüyor ama işlemiyor, yoruldum artık, ağlıyorum fayda etmiyor gülüyorum işe yaramıyor, sadece beni yıpratıyor, başka bir şey değil. Sadece kırık bir kalple ayakta durmaya çalışıyorum, yaptığım tek şey bu oluyor..
 -Ebru Kıvrak-

Karanlık..

Gecenin sessizliğini dinliyorum içimde, kapıda ki gıcırtı ürpertiyor içimi, sanki her an açılacakmış gibi, birden merdivenlerden biri iniyormuş gibi ayak sesleri geliyor,bu beni iyice korkutuyor fakat yerimden kalkamıyorum sanki her tarafım tutulmuş gibi, üzerine de korkuyorum, evde de kimse yok yalnızım, dışarıya bile bakamıyorum her an biri çıkacak gibi hissediyorum gözlerim kapalı yatıyorum, yalnızlıktan nefret ediyorum, kocaman evde bir başınayım, birilerini çağırsam gelirler mi acaba? en iyisi tek başına uykumun gelmesini beklemek gözlerim kapalı ve korkarak, bu durumlarda da uykum hiç gelmez şans işte, vücudum öncelikle beni tedirginleştirmeli ki içi rahat etsin. Sessizlik başta iyi geliyor ama sonradan korkutucu olmaya başlıyor, sonunda uykum geldi gözlerim kapanıyor ve karanlıkta sonsuz yolculuğa çıkıyorum, her taraf karanlık, karanlık ve karanlık, içimde ki huzursuz bir karanlık!..
 -Ebru Kıvrak-

Cappucino!

Sıkıldıysan kalk ayağa, giyin kuşan çık dışarıya, yürü ve davam et yürümeye, durma yorulunca gir cafe'ye  otur, bir cappucino iste hemen gelince yavaşça bir yudum al yazı yaz biraz ve bir yudum daha al hoşuna gittiği için bir daha iste gelince yavaşça yudumla iç bitirince hesabı öde ve çık, hiç bir şey düşünmeden yürümeye devam et evine gir üzerini çıkar, pijamalarını giy ve gömül yatağa uyu her şeyi  unuturcasına..
 -Ebru Kıvrak-


Karanlık Rüya!

Karanlıkta koşan çocuk gibiyim, günüm hep karanlık, ışığı arayan çocuk gibiyim, arıyorum ışık yok, bulamıyorum, koşuyorum, yoruldum fakat duramıyorum, oysa etraf da karanlık, önümü göremiyorum ama koşuyorum durmaksızın, sanki bir tünelin içindeyim, çıkamıyorum, düşe kalka koşuyorum, sessiz bir şekilde ağlayarak koşmaya devam ediyorum, durmak istiyorum ama yapamıyorum, beni arayan soran niye yok? Korkumu dindirmek için beni rahatlatan biri yok, ürkütücü burası ışık istiyorum, ama bulamıyorum karanlıktan küçük bir ışık sızıyor yüzüme doğru seviniyorum belki biri bulur diye, sonra bir ses duyuyorum çocuk sesleri geliyor biraz korkuyorum ama sonra bu tanıdık geliyor alışkan olduğum bir ses ve biri dokunuyor bana yüzünü seçemiyorum ışıktan ve sonra ışık azalıyor yüzünü görüyorum bu kişi tanıdık bir kişi ve birde bakıyorum ki kardeşim aslında ben korkunç bir rüyadan uyandım..
 -Ebru Kıvrak-

Şiir'im de ki Yalnızlık!

Kalbimde ki bu yalnızlık ister istemez şiir'ime de yansıdı, niye? bilinmez, etrafım da kimse yok, öyle yalnızım ki ve çok bitkin. Ne yapsam? ne etsem, bilmiyorum, o kadar boş ve mutsuz ki hayatım, hiç bir şey de anlamış değilim gerçi,aslında öyle sıkıcı ki hayat, bende sıkıldım iyice öleyim desem yok, ölmek bana göre değil, aslında kimseye göre değil ve ben üstüne üstlük korkuyorum, ölümden kim korkmaz ki kimse, herkes korkar ama bazıları korkmaz ölüme gider, ah sanırım yalnızlık başıma vurdu,yok yok aslında başıma değil hayatıma vurdu ve de şiirlerime, şiirlerimde ki yalnızlık bu olsa gerek, öyle yalnızım ki şiirlerim bile yalnızlıktan nefret eder oldu. Böyle kararsız olmak ne de kötü, kim olmak ister ki bu durumda, kimse istemez bence, şimdi siz insanlar beni iyi dinleyin, kalbimde ki yalnızlık şiirime vurmadı, şiirlerimde ki yalnızlık kalbime yansıdı..
 -Ebru Kıvrak-

Özür Dilerim!

Buradasın sanıyordum, gitmedin sanıyordum, beni terk edip gitmiştin oysa, uzaklara seni bulamayacak kadar uzaklara gitmiştin, "seni görmek istemiyorum" deseydin keşke, görmezdin bile gün içinde, ne sandın beni ? yakana yapışıp gitmeyeceğim mi? yanılmışsın işte, keşke deseydin keşke, seni uzaktan görebilmek için nelerimi vermezdim, seni bir kerecik görsem, belkide seni bu kadar özlemezdim, verdiğin sözü ne çabuk unutmuşsun, biliyordum unutacağını, ama bu kadar çabuk unutacağını bilmiyordum, özür dilerim, seni bu kadar çok sevdiğim için, sana bu kadar çok değer verdiğim için, seni kalbimin sahibi yaptığım için, seninle vakit geçirmek istediğim için, seni günlerce aradığım için, gittiğinde öyle çok ağladım ki, seni unutmamak için yeminler ettim bunun içinde özür dilerim senden, ama madem sen benden kaçtın, unutmak istedin, bende yeminimi şimdi bozuyorum, seni unutmaya başlıyorum  ve bunu da başaracağıma inanıyorum. Kim derdi ki bir gün birini seveceksin diye? ve kim derdi ki sevdiğin kişiyi unutmaya çalışacaksın diye? Böyle olsun hiç istemedim, ama istenmediğim yerde kalacak kadar gurursuz da değilim sevgilim. Şimdi senden tekrar özür diliyorum, seni sevip de adam yerine koyduğum için..
 -Ebru Kıvrak-

29 Kasım 2011 Salı

Bedelimi Ödedim!

İnsan ne üzülür sevdiğini kaybedince, ne kahrolur ama, ağlar, ağlar, sadece ağlar, onun peşinden gitmek ister, ama buna cesaret edemez, çok ister, ama yapamaz, tıpkı benim sana gelmek isteyip de cesaretimi toplayıp gelemediğim gibi, çok istiyorum sana gelmeyi, seninle vakit geçirmeyi, ama sadece istemekle yetinebiliyorum, sessizce seni izliyorum, beni fark edemeyeceğin bir sessizlikle, sana bir kerecik dahi olsa sıkı sıkı sarılmayı öyle içtenlikle istiyorum ki, bunu anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor, ne tuhaf değil mi? seni anlatamıyorum bile, öyle eşsiz bir değerdesin benim için, seni çok özlesem de, uzaktan bakmakla yetinsem de, seni sevmekten asla vazgeçmedim, istedim, ama vazgeçemedim, denedim, olmadı, ayrılmak istedim buralardan, ama yapamadım, seni öylece bırakıp gidemedim, ama sana bakıyorum da, bensiz ne kadar da mutlu görünüyorsun, işte bu yüzden vazgeçmeliyim senden, seni rahatsız etmeden sessizce tıkırtımı dahi duymadan ayrılıyorum yanından, keşke diyorum keşke bizim için küçük bir umut ışığı olsaydı o zaman belki bu duruma gelmezdik, eskisi gibi mutlu olurduk, bana sarıldığında zaman dururdu, sıkı sıkı sarılırdık, ayrılmamak üzere yemin ederdik, seni görünce mideme kramplar girmezdi, şimdi ise midem ağrıyor yine, ama kalbimin acısı midemin acısını dindiriyor, aşk dediğin böyle acı çekmekse eğer, ben bedelimi fazlasıyla ödedim, sıra sana geldi, şimdi bedel ödeme sırası sende..
 -Ebru Kıvrak-

28 Kasım 2011 Pazartesi

Unutulan Arkadaşlık!

Bazen eskiler gelir aklına, eskiden dinlediğin güzel şarkılar, dinleyip de bıktığın güzel şarkılar, ya da okuduğun kitaplar, vs. vs. Dinlediğin zaman hoş gelir kulağına, dinlersin bir kaç defa, sonra yine kalır eskilerde, yerini yeniler alır ve devir daim olur, yenilerde bir gün eskiler kategorisine girerler, hep böyledir zaten, yeniler gelir ve bir zaman yeni olanlar eski muamelesi görürler, belki zorlarına gider bu, ama zamanla alışırlar, alışmak zorundadırlar, hayatın kuralıdır bu, "kurallar çiğnenmek için vardır" derler, biraz bu isyanı sürdürürler, ama sonra, pes etmek zorunda kalırlar. Eski bir kitap alırsın eline, okursun hoşuna gider, sonra yeni bir kitap görürsün dikkatini çeker o hoşuna giden kitabı bir kenara koyarsın yeniyi okumaya başlarsın ilgini çektikçe çekiyordur, yeni kitap seviniyordur içten içe ilgiyle okunuyor diye, ama dönüp de kimse bakmaz eski kitabın haline ağlıyordur oysa "neden bir kenara atıldım" diye ama hiç cevap alamaz kimseden bu onu daha da çok üzer. Eski bir arkadaşınla karşılaşırsın sohbeti çok iyi gelir sana, onu çok özlediğini fark edersin, sonra yeni bir arkadaşı gelir seni bir kenarda bırakıverir, onunla muhabbetini paylaşır sen sessizce onları dinlersin üzülürsün ama belli etmezsin arkadaşına "gidiyorum" dersin "peki" der, üzgün bir şekilde ayrılırsın, üzülmez bile gittiğin için ama bu durum seni çok incitir erkenden ayrılmayacaktın aslında yanından ama yeni arkadaşı gelince ayrılmak zorunda kalırsın. Bunca yıllık arkadaşı olan seninle değil de yeni arkadaşıyla muhabbet etmeyi tercih etti ve  bu da çok koydu sana, ağladın yolda ama nafile ister ağla ister isyan et hayata, bir kere girdin mi eskiler kitabına çıkamazsın artık o kitap'dan dışarı, kimi kıymetini bilir belki, kimi hiç hatırlamaz bile senin beni hatırlamadığın gibi. Unutulan arkadaş bir gün çıkagelir ve bakar ki kendisini unuttuğu arkadaşı da unutulan arkadaşlıklar listesinde...
 -Ebru Kıvrak-



25 Kasım 2011 Cuma

Günaydınlar! :)

Günaydınlar olsun herkese  nasılsınız bakalım, beni soracak olursanız ben çok iyiyim bu gün çok neşeliyim Allah bozmasın :) yazmak için aklıma bir şey gelmese de biraz bir şeyler yazmak istiyorum ama ne yazacağımı bilemiyorum belki siz önerebilirsiniz bazen böyle duruyorum aklıma bir şey gelmediği için yazamıyorum. Bol bol anime izlemek istiyorum şu an ise çok açım ne yesem diye düşünüyorum ve aklıma bir tek şey geliyor "Ramen" yesem iyi olacak kaç günden beridir yemiyorum, yaptım ve yedim çok lezzetliydi sizde ister misiniz? Tarifini verebilirim :) Yazacaklarım bu kadar aklıma bir şeyler gelirse tekrardan paylaşımlar yapacağım iyi günler :D ..
 -Ebru Kıvrak-

24 Kasım 2011 Perşembe

Doğru Karar!

Hoşlandığım biri vardı, akrabamızdı, facebook'tan konuşuyorduk, sonra memlekete gittik, tabi o yoktu önce, sonradan geldi köye, onu hiç beklemiyordum, çarşıya gitmiştik, abisi götürecekti bizi eve, günlerden cumartesiydi, çoktan köye gitti diye düşünüyordum, indik aşağı kuzenimle, birde baktım ki, o da burada, hemen bakışlarımı kaçırdım, birden titremeye başladım, sesimde ki heyecanı ablam fark etmişti bile, bakmaya çalıştım ilk den, ama göremedim, çünkü hava çoktan kararmıştı, öylece geldik eve.


Bir kaç gün sonra beni çağırdı yanına, gittim konuştuk biraz, daha doğrusu konuşmaya çalıştık, sanki tüm kelimeleri unutmuş gibiydim karşısında, sonra tokalaşıp ayrıldık.


Bir kaç gün sonra piknik olacaktı bizim evin taraflarında, gittik pikniğe, o sonradan geldi yine, hep sonradan geliyor zaten, bir bahanesi mutlaka oluyor, horona katıldı, izledim onu, çok güzel oynuyordu, sonra beni yanına çağırdı, ama gidemedim, sanki keyfimden gidemedim, onun üzerine de azar işittik, kızdı bana, bende ona.


Bir kaç gün daha geçti, sonra büyük pikniğe katılmak için teyzemler poğaça börek hazırlıyorlardı, yoğurt bitmişti evde, bizde küçük teyzemle gittik onların evine, girmedik ama içeriye, o geldi sonradan "merhaba" dedi önce, sonra güldü bana, bende gülerek "merhaba" dedim ona, biraz konuştuk, konuşmadık, işi vardı, indi aşağı "iyi geceler" diyerek" bende "iyi geceler" dedim ve kardeşi geldi yanıma, biraz onunla konuştuk, konuşa konuşa bizim tarafa doğru çıktık, izin vermiyor ki gidelim, çok kafa çocuktur kendisi, muhabbetine hele hiç doyum olmaz, tabi benimkine de öyle :) sonra o indi evine, bende girdim eve.


Piknik günü geldi, motorla giderken balkona çıktı, gördüm onu pijamaları vardı üzerinde, biz önceden gittik piknik yerine, sonra onlar gelmişler, ben sonradan gördüm kardeşini, görünce biraz kardeşiyle takıldık, sonra onu yanımıza çağırdık, konuştuk, ettik, derken onun kardeşiyle kuzenim ayrıldılar, biz kaldık baş başa, bana çıkma teklifi etti utanırcasına, bende, benden hoşlanıyor diye havalara uçarak, kabul ettim.


Bir kaç gün sonra, istanbul'a dönme vakti gelmişti, son kez göreyim diye mesaj attım, bekledim, ama gelmedi, üzülmüştüm hayal kırıklığıyla motora bindim, giderken onu gördüm el sallamakla yetindi, bir yerden geliyordu, bende ona el salladım, üzgündüm. İstanbul'a geldik hemen, ilk işim ona mesaj atmak oldu, attım da, bana ne dese beğenirsiniz; "Bu senin facebook'un mu?" Benden başka kim sana sevgilim diyebilirse, dedim içimden, kızdım başka bir şeyler bekliyordum halbuki, bir kez daha hayal kırıklığına uğramıştım. Sonra bunun hakkında bir şeyler duydum, ilk önce aldırış etmedim, ama sonra benim çağırdığım zaman hep bir bahane bulması geldi aklıma, bu da beni ondan iyice soğuttu, ilk başlarda ondan ayrıldığım için üzülüp ağlıyordum, ama sonra bunu iyi ki yapmışım diyorum.
Belki bana çok bencilsin diyeceksiniz, ama benim çektiğim acıyı o asla çekmemiştir eminim, ben ondan gerçekten hoşlanmıştım, ama bunun yanlış bir karar olduğuna karar verdim ve bu kararı vermek benim için çok zor olmuştu.


Ayrıldım ondan, kuzenimden haber göndermiş "dinlemek istemiyorum" dedim kuzenime, ama o, onun için beni sildi, bende onu sildim böyle dediği için, bir kez daha haber göndermiş "onu ne kadar sevdiğimi göz önünde bulundurarak bir kez daha düşünsün" demiş, hiç üzerinde bile durmadım, buna mecburdum, böyle bencil davranmaya, yoksa hiç unutamayacaktım.


Geçenlerde facebook'ta tesadüfen onu gördüm, profilinde "ilişkişsi var" yazıyordu, hiç ama hiç canım yanmadı, üzülme hissi bile duymadım ve sadece ona şunu söyledim içimden "Mutluluklar Dilerim" bunu gülümseyerek söyledim, artık benim için önemli değildi.


Biliyor musunuz, hiç ama hiç pişman değilim, çok şükür . Ve şunu da eklemek istiyorum, bundan ders aldığım şey; Erken davranmamam, bunu anladım ve doğru kararı verdiğim için ise çok mutluyum.


Ve son olarak da "zamanı gelmeden kalbimin kapılarını açmamam olacak" . Bu kadar..

 -Ebru Kıvrak-

Yitirmeden!

İşte bir yeni güne daha başladık, gülümseyerek, aklımıza kötü bir şey getirmeden, sessizce başladık
İçimizde ki ses bu gün farklı ol dedi, bizde olduk, çok güzel bir değişiklik oldu bize
Kimimiz oturdu kahvaltıya, kimimiz oturdu pc'nin başına, kimimiz aldı çayını başladı yazı yazmaya
Günü böyle bitireceğiz diye umarken birde bakarız ki birinin doğum günüdür yada başka bir şey
Ama bazılarımızın ise hiç bir şeyi yoktur ne arkadaşının ya da ablasının doğum günü vardır
ne de başka özel bir günü, hayat bazılarına gülerken bazılarına somurtuyor, bence hayat ayrımcılık yapıyor
İnsanlara saygı göstermiyor, e bu da insanların bunalıma girmesine yol açıyor, bu konu da ne yapmalı?
Biz insanlar bu konu hakkında hiç kafa yormadık değil mi? Evet yormadık, belki de yormaktan korktuk ya da istemedik, bilemiyoruz ki ne yapmalıyız, günümüzü nasıl eğlenceli geçirmeliyiz hiç bir fikrimiz dahi yok.
Aşkı ararız, bulduğumuzu sanırız ama bir bakarız ki yine yanılmışız, bir kezde buradan tekme yemiş oluruz.
Belki de biz hep bu yüzden kaybedeniz, bilinmez, insanları anlamaya çalışırız uğraşırız ama bir türlü anlayamayız.
Belki deriz "belki bu sefer değer verdiğimiz gibi bizde değer görürüz" ama yine dışlanan terk edilen taraf biz oluruz, bu konuda ümidimizi hiç ama hiç yitirmeden bekleriz. Bu sefer de olmadı mı çeker gideriz, sonra bizim kıymetimiz anlaşılır, keşke derler "keşke zamanında değer verseydim onun bana değer verdiği gibi, çekip gitmezdi, benden vazgeçmezdi, ama öyle çok acı çektirmiştim ki ben ona, bende olsam bende giderdim" derler belki de bu sadece bizim saf kalbimizin düşüncesidir belkide "iyi ki de gitti" derler hiç belli olmaz bu erkeklerin işi, zaten ne biz kadınlar siz erkekleri anlayabiliyor, ne de siz erkekler biz kadınları anlayabiliyor, işte hayat böyle çekişmeli bir şekilde devam ediyor, arkasına dahi bakmadan..


 -Ebru Kıvrak-

18 Kasım 2011 Cuma

Sessiz aşk!

Onu görünce kalbin yerinden fırlayacakmış gibi hissedersin
Sanki ayakların ona gitmen için sana yalvarır, ama bir
adım bile atmaya cesaretin yoktur bu seni çok sinirlendirir
kendine kızarsın küfürler yağdırırsın ne kadar kızsan da
kendine ama nafile yapamazsın gidemezsin yanına bir türlü.
Onunla her göz göze gelişinde içinden bir şeyler çekiliyormuş 
gibi hissedersin hemen arkanı dönersin yada bakışlarını kaçırırsın.
Kalbin yap diye haykırsa da sen cesaretini toparlayıp yapamazsın
İstersin ama olmaz elinden gelmez böyle bir şey 
kendini rahatlamaya çalışırsın denersin ama hala sakinleşememişsindir
hala küt küt atıyordur kalbin, yerinden çıkacakmış gibi.
Sessiz olursun içine atarsın bu seni daha da çökertir 
söylemek istersin itiraf etmeye çalışırsın ama yapamazsın.
Neden yapamazsın?
Çünkü reddedilmekten korkarsın, herkesin içinde küçük
düşürülmek canını acıtır diye düşünürsün ve yine
içine atarsın bu sessiz aşkın bir sır olarak kalır
ta ki o, onu sevdiğini anlayana kadar..
 -Ebru Kıvrak-

Çikolata Mutluluğu :)

Mutluluğu ben çikolata ile buluyorum 
sizde öyle misiniz?
Üzgünsem hemen bir tane çikolata yerim
ve mutlu olurum çok aşırı yiyince midem 
bulanır bence çikolatayı az yemeliyiz.
En az 2 tane belki iki tane bile fazla
Ama hiç yememekten iyidir.
Çikolatayı çok severim ama aşırı yiyemem
Bence her güzel şeyi tadında bırakmak gerekir
çikolata gibi mesela.
Çok istersen yahut yersen hemen bıkabilir ve
bir daha istemeyebilirsin her şeyi özünde ve 
tadında bırakmak iyidir.
Sıkıldıysan eğer çok muhteşem bir şekilde
git bir tane çikolata ye yedikçe yiyesin gelirse
bir tane daha ye eğer yine çok yiyesin gelirse
işte orada tut kendini bence bıkma en çok 
sevdiğin şeyden.
Özünde bırak, bırak ki bir daha istemek için 
bir sebebin olsun.
 -Ebru Kıvrak-

17 Kasım 2011 Perşembe

Tuhaf Bir Gün!

Bu gün otobüs bayâ kalabalıktı
ve birden bir kargaşa oldu bir de baktık ki bir tane kadın bayılmış, hemen müdahale ettiler
oturttular kolanyalı medil ile rahatlattılar sonra sanki
hiç bir şey olmamış gibi herkes işine döndü.
Gerçekten tuhaf bir gündü bugün.
 -Ebru Kıvrak-

15 Kasım 2011 Salı

İşte Ben :)

Ah bugün sanki çok yoruldum gibi bilmediğim bir yemek yaptım,
yemeğin adı "Orman Kebabı" Yaparken biraz tedirginleştim
belki tadı kötü olur diye ama az önce tadına baktım süper
yapmışım, aslında şunu anladım yaptığım yemek;
ister tatlı ister kötü olsun ister güzel sonucunda yine değişik ve 
güzel bir tat ortaya çıkıyor, bir de geçenlerde bir kek yaptım görünüşü çok kötü oldu ama tadına baktım değişik bir lezzet çıkmış ortaya. Bir kez daha söylüyorum; ister kötü yapayım ister iyi hep güzel bir tat çıkıyor ortaya. :)
Bu benim marifetim sanki, sakın ha yanlış anlamayın kendimi filan beğenmiyorum sadece size küçük bir sır veriyorum benim el lezzetim annemi de geçmiş :D Çok marifetli biriymişim de 
haberim yokmuş hahahahaha :D
 -Ebru Kıvrak-

9 Kasım 2011 Çarşamba

Senden Vazgeçtim!

İlk kapıdan girdiğin gün, gözlerimin 
seni ilk gördüğü zaman,
kalbim patlayacakmış gibiydi, ne
olduğunu anlayamamıştım,
Sonra anladım ki, aslında ben sana 
ilk görüşte aşık olmuştum.
Kalbimde ki bu güzel duygu arttıkça
artıyordu gün geçtikçe.
Seni görünce, gözlerine bakınca,
kalbim pır pır atıyordu,
sanki içimden bir şeyler
çekiliyormuş gibi oluyordu,
bu da daha fazla heyecanlanmama 
yol açıyordu.
Gözlerin, gözlerimle buluştukça, 
yüzüm kızarıyordu, sen bana
o iç ısıtıcı gülüşünle günaydın dediğinde 
bile, kendimden geçiyordum, 
kahvemi yudumlarken, bana güldüğünde, 
az daha boğuluyordum.
Seni görünce, heyecanım günden güne 
artıyordu, bu da her gün sakar olmama
sebep oluyordu, ben bir şeyleri
kırdıkça, bana bakıp gülüyordun,
sanki, sen sevdiğimi anlıyormuşsun 
gibi bakıyordun bana, tedirginlik
üzerine tedirginlik yaşıyordum,
seni sevdiğimi söylemek çok istiyordum
ve bir o kadar da beni reddetmenden
korkuyordum, hem de çok fazla
korkuyordum, açılmak istedim sana,
ama yapamadım, seni sevdiğimi söyleyemedim.
Bir türlü söyleyemeden yanından ayrıldım,
içimde kaldı sevgin, seni özledikçe daha da
büyüyordu ve bir gün çok değişmiş bir
şekilde karşıma çıktın, tekrar gittin,
bu sefer söylemeyi başarmıştım,
ama sen aldırış etmedin, seni
unutmaya karar verdim, sanki canımdan
can çıkıyormuş gibi hissediyordum, ama seni 
unutmaya mecburdum, çünkü sen beni hiç sevmemiştin,
şimdi seni unutma dönemindeyim ve sen yine geldin,
senden hep kaçtım, bir gün beni yakaladın, 
"beni seviyor musun hala" diye sordun,
"unuttum seni" dedim, güldün, görüşürüz dedin
hiç aldırış bile etmedin, duygularımı hep
görmezden gelip dalga geçtin, işte bu sefer kendimi 
kandırmıyorum, senden temelli vazgeçtim ..
     -Ebru Kıvrak-

6 Kasım 2011 Pazar

Bilmiyorum!

Kalbimde ki bu derin efkar
Beni bir gün elbet bitirecek
İstemesem de bitirecek
Korkmak bir işe yaramıyor
Sadece insanı tedirgin ediyor
Kimse farketmiyor bu derin efkarı.
Benden başka kimse.
Neden hep böyle?
Bilinmez bir soru daha ve
Cevapsız .
İçimde ki bu huzursuz aşk
Beni iyiden iyiye tedirgin etti
Huzur kalmadı içimde.
Kaybettim sanırım yine.
Artık sıkılmadım mı kaybetmekten?
Sıkıldım!
Uğraşıyorum ama hep kaybediyorum.
Bu isteksizlikle her zaman kaybederim.
İstek olması için illa bir
sebep mi lazım?
Yine bilmiyorum.
Sıkılmak iyi mi?
Sıkıntı içinde, bir ben var.
Sahipsiz bir ben .
Kaybetme korkusu içinde ki ben.
Ah ben ah .
Keşkeler olmadan yaşayabilir miyim ben?
Bilmiyorum demekten sıkılmadım değil mi?
Ama bilmiyorum ne yapabilirim?
Yine bilmiyorum.
Bilmiyorum.
 -Ebru Kıvrak-