8 Haziran 2013 Cumartesi





A MOMENT TO REMEMBER

Sevdiği adam için ailesinden uzaklaşan bir kadın, adamın gerçek yüzünü görünce evine dönmeye karar verir. İstasyonda iner ve biraz oturduktan sonra bir markete girer, kola alır ama ödemeden çıkar. Yolda cüzdanını ve kolasını unuttuğunu fark edince geri döner. Markete girerken o an da da kapı açılır ve adamın elindeki kendi kolasını görür, tezgaha baktığında kolasını göremeyince adamın elindeki kolayı alır ve... - Burayı siz izleyin :) - Daha sonra tesadüfler başlar, adam ve kadın birbirlerine aşık olurlar, biraz olaydan sonra evlenirler... Ama olumsuzluklar peşlerini bırakmıyor! Anılar kaybolursa ne olur? Yenisini yaparlar, adamın ve kadının verdiği zorlu bir imtihan aslında bu! İkisi içinde zorlu bir süreç, bu süreç içinde adamın karısına sadık kalması, başından savmak yerine kendisini adaması harika bir izlenim yaratıyor. Hatırlanacak bir anıları kalacak mı geride? İzleyin ve görün... İyi seyirler... :)

10 Kasım 2012 Cumartesi


İşte O zaman!..

İnsanı hüzünlendiren nedir?
Şarkılar mı? Düşündükleri mi?
Yapamadıkları mı? Ne? 
Nedir bu insanları hüzünlü kılan varlık?
Yoksa sadece üzülmek için mi bütün bu çabalar?
Hüzünlü şarkı açarsan hüzünlenirsin.
Çok düşünür kafa yorarsan hüzünlenirsin.
Yapamadığını düşünür pes edersen hüzünlenirsin.
Hatta hüzünlenmekle kalmaz ağlar kendini ruhunu yıpratırsın.
İnsanlar hüzünlenmek için ellerinden geleni yaparlar.
Üzülmek, ağlamak isterler, belki yersiz belki yerli bir sebeptendir.
Ama şunu hiç düşünemezler.
Aslında hayat üzülmeye değer değildir. 
Hüzünlendiğin, ağladığın zaman her kimse için, ona değil
Sadece kendine yaparsın. 
Acı çekmeyi sever insan. 
Alışır ağlamaya, her sorununu ağlamayla çözmeye.
Hiç düşünmezler, aslında seni üzenin üzülmesini, sen üzülürsen onlar 
üzülmez. Sevinirler!
Sen mutlu olursan, işte o zaman içlerini bir huzursuzluk kaplar.
Neden üzülmedi, neden ağlamadı diye bir iç hesaplamaya girerler.
Mutlu olursan sen! İşte o zaman kazanırsın.
İşte o zaman kaybedenler onlar olur.
Sadece pes etme ve yüzünden gülücükleri eksik etme. 
Sen sen olduğun için değerlisindir kendine!..

- Ebrar Kıvrak -


19 Haziran 2012 Salı

Yeter ki Gel De..


Kalbin istiyor beni biliyorum. 
Gelmemezlik yapma.

Seviyorum seni,
Gel artık bana.

Bu kadar beklemek yetmez mi?
Susturma artık kalbini.

Sevme başka elleri,
Bir el bile sana benden daha yakın.

Kaçma artık benden.
Gel yanıma gel de sevelim.

Hiç bırakmayalım birbirimizi.
Kalplerimiz birleşsin.

Acıtma artık aşkımızı.
Yeter susup kalma karşımda.

Aç kollarını bana.
Sen gelmesen de ben koşarım kollarına.

Yeter ki sen gel de bana.
Yeter ki aç kollarını bana.

" Ebru Kıvrak."


18 Mart 2012 Pazar

Geç Kalmayın!

İnsan sevdiğinin kıymetini uzaklara gitmeden ya da başına bir şey gelmeden bilemezmiş.
İşte ben de onlardanım. Çok sevdiğim birinin başına kötü bir hastalık geldi.
Ama benim yapacak hiç bir şeyim yok elimde, aslında tek bir şey var.
O da "Kur'an-ı Kerim" okumak ve ben bunu yapmaktan bile aciz bir insanım.
İnsan kaybedince bilir ya kıymetini o gidince der ya hani "keşke burada olsaydı da
yine bana kızsaydı" diye. Bunların kıymetini baştan bilseydik eğer belkide sonuçlar daha
farklı gelişebilirdi. Belki de daha önce fark edilseydi bu canımızı yakan şey, daha iyi 
sonuçlar almamıza yol açabilirdi. Keşke diyorum ama keşkeler bir zaman sonra hiç mi hiç
işe yaramıyorlar. Aslında hiç bir zaman yaramadılar ki şimdi yarasınlar.
Keşke yi ağzımızdan söküp atabilsek ne güzel olurdu. Keşke demeden durabilir miyiz?
Bunun cevabını ben de bilmiyorum, çünkü her lafımda bir keşke var, keşke olmasaydı belki de
sevdiklerimizin kıymetini daha iyi anlayabilirdik.
"Ne alaka"  demeyin belki de bilmeden de olsa biz bu keşkelerin arkasına saklanıyoruzdur.
Bunu kimse bilemez..
Biz insanlar ne kadar da benciliz. Biz sevdiklerimizi kıran mahluklarız, değer verdiğimizi sanırız ama aslında 
değer verirken onları kaybederiz.
En ufak bir şeyde birbirimizin kalplerini kıran bencil yaratıklarız.
Madem değer veremiyoruz tam, o zaman kimseden de değer beklememeliyiz belki de.
Bu çok ağır olurdu değil mi? 
O zaman ne bekliyoruz değer vermek için?
Hasta olmasını ya da uzaklara gitmesini mi? Birinin kıymetini anlamak için geç kalmadan kıymet verin sevdiklerinize.
Benim gibi geç kalmadan, pişmanlık duymadan, ne yaparsa yapsın ses çıkarmadan, onun kıymetini bilerekten
kıymet verdiğinizi, sevildiğini  hissettirin..

GEÇ KALMAYIN..

 -EBRU KIVRAK-
13.03.2012 Pazar
12:08..
       

31 Aralık 2011 Cumartesi

Bu Sessizlik Nereden Geldi İçime?

Bu sessizlik nereden geldi içime?
Sanki uzak diyarlardan gelmiş gibi, yorgun ve nefes nefese, 
hemencecik oturuyor içime, izin almadan habersiz bir şekilde, 
içimi birden bir ürperti kaplıyor, sanki bana "ben geldim" der gibi 
haber vermek istiyor, bana "benliğimi duy" der gibi bir işaret veriyor, 
bir şeyler ikram etmek isterdim ama şu an canım hiç bir şey istemiyor, kalkıyorum ayağa oradan oraya gidip geliyorum  içimdeki bu 
misafirin gitmesi için bir şeyler düşünüyorum, 
ama aklıma hiç bir sebep gelmiyor göndermek için, 
sanki bahaneler yok olmuş gibi, gelen misafire "git" 
demek de olmuyor işte, ne yapmalıyım ben de bilmiyorum, 
ama bir çare olmalı, var da benim mi aklıma gelmiyor, 
beynim çatlayacak neredeyse düşünmekten, 
sonra bedenime bakıyorum yorgun düşmüş iyice, 
salıveriyorum kendimi, artık bırakıyorum içimdeki sessizliğin peşini, 
kendi işlerimle uğraşıyorum, rahat bıraktım sessizliği, 
onunla baş başayım şimdi, alıştım sanki ona, 
istemiyorum artık gitmesini, ama hala aklıma takılan bir soru var; 
"Bu sessizlik nereden geldi içime ve kimden bulaştı?"...
 -Ebru Kıvrak-
31.12.2011 Cumartesi.. 

19:28.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Koş..

Kalk hemen koş durmadan, yorulana, karnına ağrılar girene kadar, nefes nefese kalarak koşmaya devam et, 
Hiç bir şey düşünmeden aklına hiç bir şeyi getirmeden, 
kafan boşalana, ruhun ferahlayana, kalbin temizlenene, 
durmaksızın ayaklarına ağrılar girene,
bacakların koşmaya pes edene kadar, 
sadece koş arkana bakmadan etrafına bakmadan, 
sadece önüne bakarak koş, sessizce terler süzülsün alnından, 
hiç aldırma silme ve koş sadece koş koşmak iyi gelir insana, 
ruhun ferahlar, kalbin temizlenir, bütün düşünceler çöpe gider, 
sadece temiz kalırsın, bu senin yararına olur, 
eğer durursan hemen düşünceler yerini bulur, beynine oturur, 
ruhundaki o kasvet geri gelir sevinerek, 
kalbindeki acılar hemen saklanırlar hiç çıkamayacak bir şekilde, 
bunların olmaması için koş durmadan, 
pes etmeden kendinden geçene kadar koş, 
tak kulaklığını şarkı sana güç versin, 
o verdiği güçle hırslan ve dahada koş, 
koş ki tüm bedenin refah içinde olsun, gece iyi uyuyabil, 
sadece kendi gücünü kullanarak koş ki kimse sana yaklaşamasın, 
ruhun bedenin hep refah içinde kalsın, işte şimdi dur, 
koşmakla durmak arasındaki farkı incele, 
ne kadar çok fark var değil mi?  Koşuyorsun yoruluyorsun, 
duruyorsun dinleniyorsun, 
gördün mü aralarında ne kadar büyük bir fark var,
 işte şimdi rahatladın, dinlenmelisin, güç kaybettin kazanmalısın, 
şimdi sessizce uyuyabilmelisin..
 -Ebru Kıvrak-
19.12.2011 Pazartesi..
20:36

18 Aralık 2011 Pazar

Karanlık Ve Işık..

Kayboldum sokakta, karanlık etraf, 
korkuyorum ama belli etmiyorum, 
sanki beni takip eden birileri varmış gibi 
tedirginlik içinde yürüyorum, arkama bakamıyorum korkudan, 
sanki hiç bir şey yokmuş gibi,  içimdeki bu büyük korkuyu kimsenin hissetmemesi için çaba sarf edişim hayranlık verici, 
birden duruyorum ve ayağıma bakıyorum ayağım çıplak 
nedense ve hissetmiyorum gibi bir durum ortaya çıkıyor, 
üşümekten uyuşmuş sanki, yürümeye devam ediyorum 
sonsuz bir karanlıkla karşılaşıyorum, bana sanki tebessüm 
ediyor ve garip bir durum var ki beni yanına çağırıyor, 
elini uzatıyor, biraz korksam da tutuyorum elini, 
gülümsemesini hiç kaybetmiyor ve ben de gülümsüyorum karanlığa, 
beni sonsuz bir ışığa bırakıyor, giderken 
"sakın unutma karanlıktan korkanlar aciz insanlardır, 
sen onlardan farklısın" diyor ve gidiyor şaşkınlıkla karanlığın 
arkasından bakakalıyorum ve şunu anlıyorum, 
aslında karanlık düşmanım değil dost'ummuş ve
 bir şey daha fark ediyorum ki, karanlık ve ışık 
aslında çok iyi iki dostmuş.. 
 -Ebru Kıvrak-
18.12.2012 Pazar..
16:14