31 Aralık 2011 Cumartesi

Bu Sessizlik Nereden Geldi İçime?

Bu sessizlik nereden geldi içime?
Sanki uzak diyarlardan gelmiş gibi, yorgun ve nefes nefese, 
hemencecik oturuyor içime, izin almadan habersiz bir şekilde, 
içimi birden bir ürperti kaplıyor, sanki bana "ben geldim" der gibi 
haber vermek istiyor, bana "benliğimi duy" der gibi bir işaret veriyor, 
bir şeyler ikram etmek isterdim ama şu an canım hiç bir şey istemiyor, kalkıyorum ayağa oradan oraya gidip geliyorum  içimdeki bu 
misafirin gitmesi için bir şeyler düşünüyorum, 
ama aklıma hiç bir sebep gelmiyor göndermek için, 
sanki bahaneler yok olmuş gibi, gelen misafire "git" 
demek de olmuyor işte, ne yapmalıyım ben de bilmiyorum, 
ama bir çare olmalı, var da benim mi aklıma gelmiyor, 
beynim çatlayacak neredeyse düşünmekten, 
sonra bedenime bakıyorum yorgun düşmüş iyice, 
salıveriyorum kendimi, artık bırakıyorum içimdeki sessizliğin peşini, 
kendi işlerimle uğraşıyorum, rahat bıraktım sessizliği, 
onunla baş başayım şimdi, alıştım sanki ona, 
istemiyorum artık gitmesini, ama hala aklıma takılan bir soru var; 
"Bu sessizlik nereden geldi içime ve kimden bulaştı?"...
 -Ebru Kıvrak-
31.12.2011 Cumartesi.. 

19:28.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Koş..

Kalk hemen koş durmadan, yorulana, karnına ağrılar girene kadar, nefes nefese kalarak koşmaya devam et, 
Hiç bir şey düşünmeden aklına hiç bir şeyi getirmeden, 
kafan boşalana, ruhun ferahlayana, kalbin temizlenene, 
durmaksızın ayaklarına ağrılar girene,
bacakların koşmaya pes edene kadar, 
sadece koş arkana bakmadan etrafına bakmadan, 
sadece önüne bakarak koş, sessizce terler süzülsün alnından, 
hiç aldırma silme ve koş sadece koş koşmak iyi gelir insana, 
ruhun ferahlar, kalbin temizlenir, bütün düşünceler çöpe gider, 
sadece temiz kalırsın, bu senin yararına olur, 
eğer durursan hemen düşünceler yerini bulur, beynine oturur, 
ruhundaki o kasvet geri gelir sevinerek, 
kalbindeki acılar hemen saklanırlar hiç çıkamayacak bir şekilde, 
bunların olmaması için koş durmadan, 
pes etmeden kendinden geçene kadar koş, 
tak kulaklığını şarkı sana güç versin, 
o verdiği güçle hırslan ve dahada koş, 
koş ki tüm bedenin refah içinde olsun, gece iyi uyuyabil, 
sadece kendi gücünü kullanarak koş ki kimse sana yaklaşamasın, 
ruhun bedenin hep refah içinde kalsın, işte şimdi dur, 
koşmakla durmak arasındaki farkı incele, 
ne kadar çok fark var değil mi?  Koşuyorsun yoruluyorsun, 
duruyorsun dinleniyorsun, 
gördün mü aralarında ne kadar büyük bir fark var,
 işte şimdi rahatladın, dinlenmelisin, güç kaybettin kazanmalısın, 
şimdi sessizce uyuyabilmelisin..
 -Ebru Kıvrak-
19.12.2011 Pazartesi..
20:36

18 Aralık 2011 Pazar

Karanlık Ve Işık..

Kayboldum sokakta, karanlık etraf, 
korkuyorum ama belli etmiyorum, 
sanki beni takip eden birileri varmış gibi 
tedirginlik içinde yürüyorum, arkama bakamıyorum korkudan, 
sanki hiç bir şey yokmuş gibi,  içimdeki bu büyük korkuyu kimsenin hissetmemesi için çaba sarf edişim hayranlık verici, 
birden duruyorum ve ayağıma bakıyorum ayağım çıplak 
nedense ve hissetmiyorum gibi bir durum ortaya çıkıyor, 
üşümekten uyuşmuş sanki, yürümeye devam ediyorum 
sonsuz bir karanlıkla karşılaşıyorum, bana sanki tebessüm 
ediyor ve garip bir durum var ki beni yanına çağırıyor, 
elini uzatıyor, biraz korksam da tutuyorum elini, 
gülümsemesini hiç kaybetmiyor ve ben de gülümsüyorum karanlığa, 
beni sonsuz bir ışığa bırakıyor, giderken 
"sakın unutma karanlıktan korkanlar aciz insanlardır, 
sen onlardan farklısın" diyor ve gidiyor şaşkınlıkla karanlığın 
arkasından bakakalıyorum ve şunu anlıyorum, 
aslında karanlık düşmanım değil dost'ummuş ve
 bir şey daha fark ediyorum ki, karanlık ve ışık 
aslında çok iyi iki dostmuş.. 
 -Ebru Kıvrak-
18.12.2012 Pazar..
16:14

6 Aralık 2011 Salı

Kimseye Bel Bağlama!..

Ümit edersin sevinirsin tüm sıkıntılar içinde 
her şeyi ayarlarsın hazırlanırsın gereken her şeyi 
yaparsın bu duruma alışırsın sevindikçe sevinirsin 
"tam olacak yapacağım" dersin ama saçma bir şey 
yüzünden istediğin olmaz yapamazsın ertesin gün 
gideceğiz diye umut içerisine girersin ama bir telefonla 
o minik güzel umut paramparça edilir kimseye 
güvenilmeyeceğini bir kez daha iyi bir şekilde anlarsın 
sadece kendin varsın'dır ve ailen vardır bu kadar başka 
kimse yoktur hayatta kimseye bel bağlamamayı öğrenirsin 
söylenince anlamazsın yaşaman gerekir ve anlarsın ki 
gerçekten de bel bağlamaman gerekiyormuş işte hayatla 
böyle itişe kakışa mücadele edersin..
 -Ebru Kıvrak-
06.12.2011 Salı..
23:46..

Sadece!..

Bir haber göndersen bana "iyiyim meleğim" desen, 
sadece bu iki kelimeyi bile söylesen dünyalar benim olur, 
sadece gözlerine teslim etsem kendimi, 
sadece beni öpse dudakların, sadece bana baksa gözlerin, 
sadece beni istese kalbin, sadece ellerin ellerimi tutsa,
sadece sana teslim olsam, sadece "seni seviyorum" desen, 
sadece "ne olursa olsun ayrılmayacağız" desen, sadece 
"seninim" desen, sadece "kalbim senin" desen, sadece 
"seni istiyorum" desen, sadece "benimsin" desen, sadece 
gözlerinde tutuklu kalsam, sadece aşkını ruhumda hissetsem, 
sadece hayallerimde olmasan, 
sadece düş olarak kalma istiyorum, sadece gerçekleş istiyorum,
sadece seni istiyorum, sadece seni seviyorum, 
sadece aşkımı sana adıyorum, 
sadece kalbimi sana saklıyorum, 
sadece bedenimi ruhumu sana ait hissediyorum, 
sadece biz birbirimiz için yaratıldığımızı hissediyorum, 
sadece gözlerim seni istiyor, sadece dudaklarım seni arzuluyor, 
sadece şiirlerimde sen varsın, sadece hayatımda sen varsın, 
sadece içimde ki kişi sensin, sadece bu kalp senin için atıyor, 
sadece "gitme" demeni istiyorum, ama sen susuyorsun,
sadece elimi tutup bırakmamanı istiyorum, 
sadece yanında kalmak istiyorum, sadece ve sadece, 
sadeceler hiç mi bitmezler? Ya da benim isteklerim mi çok? 
bilemiyorum, ama sadece seni istiyorum, sadece sensiz 
öleceğime üzülüyorum..
 -Ebru Kıvrak-
06.12.2011 Pazar..
22:58..

3 Aralık 2011 Cumartesi

Özlemişim

Bu gün öyle kötüyüm ki, kötü bir haber geldi arkadaşından bana, hastalandığını duydum, beni terk etmene rağmen, 
senden nefret etmeme rağmen, senin için çok üzüldüm, 
beni çok yıprattın, yanına gelip gelmemekte çok zorluk çektim 
ve sonunda ne olursa olsun sana koştum, zile bastım, 
kapıyı arkadaşın açtı, bir hışımla girdim içeri ve 
bir de ne gördüm biliyor musun?, seni, seni ve sevgilini, 
bir zamanlar "bu kim" diye sorduğumda "sevgilim" 
dediğin kişiyi, sen uyuyordun oda göğüsüne yatmış uyuyordu, 
sarılıyordunuz, tıpkı önceden bana sarıldığın gibi, 
bu beni biraz üzdü, döndüm giderken "niye geldin?" dedin, 
döndüm " seni merak ettim" dedim "neden?" dedin, 
"rahatsız mı ettim?" dedim, sende (gülerek) "aksine beni mutlu ettin" dedin (şaşırdım) "mutlu musun?" dedim, "sen hayatımda yoksun, 
sence mutlu muyum?" dedin, bir kez daha (şaşırdım) ve 
(içimden sevindim) "beni bırakan sendin, 
şimdi mutlu değilim mi diyorsun?" dedim, sevgilin 
uyandı önce bana baktı sonra sana ve kız "abi bu kim?" dedi, 
(çok şaşırdım) meğer kardeşinmiş, sen (gülerek) 
"bu benim sevdiğim kız" dedin, kardeşin (gülerek) 
baktı bana ve çıktı odadan kalktın ayağa, yaklaştın bana 
"seni çok özledim" dedin, ben de yaklaştım sana 
"ben de seni çok özledim" dedim. Sarıldın bana
 ben de sana  ve şunu fark ettim ki seni gerçekten 
çok özlemişim..
 -Ebru Kıvrak-
03.12.2011 Salı..
19:32..