18 Mart 2012 Pazar

Geç Kalmayın!

İnsan sevdiğinin kıymetini uzaklara gitmeden ya da başına bir şey gelmeden bilemezmiş.
İşte ben de onlardanım. Çok sevdiğim birinin başına kötü bir hastalık geldi.
Ama benim yapacak hiç bir şeyim yok elimde, aslında tek bir şey var.
O da "Kur'an-ı Kerim" okumak ve ben bunu yapmaktan bile aciz bir insanım.
İnsan kaybedince bilir ya kıymetini o gidince der ya hani "keşke burada olsaydı da
yine bana kızsaydı" diye. Bunların kıymetini baştan bilseydik eğer belkide sonuçlar daha
farklı gelişebilirdi. Belki de daha önce fark edilseydi bu canımızı yakan şey, daha iyi 
sonuçlar almamıza yol açabilirdi. Keşke diyorum ama keşkeler bir zaman sonra hiç mi hiç
işe yaramıyorlar. Aslında hiç bir zaman yaramadılar ki şimdi yarasınlar.
Keşke yi ağzımızdan söküp atabilsek ne güzel olurdu. Keşke demeden durabilir miyiz?
Bunun cevabını ben de bilmiyorum, çünkü her lafımda bir keşke var, keşke olmasaydı belki de
sevdiklerimizin kıymetini daha iyi anlayabilirdik.
"Ne alaka"  demeyin belki de bilmeden de olsa biz bu keşkelerin arkasına saklanıyoruzdur.
Bunu kimse bilemez..
Biz insanlar ne kadar da benciliz. Biz sevdiklerimizi kıran mahluklarız, değer verdiğimizi sanırız ama aslında 
değer verirken onları kaybederiz.
En ufak bir şeyde birbirimizin kalplerini kıran bencil yaratıklarız.
Madem değer veremiyoruz tam, o zaman kimseden de değer beklememeliyiz belki de.
Bu çok ağır olurdu değil mi? 
O zaman ne bekliyoruz değer vermek için?
Hasta olmasını ya da uzaklara gitmesini mi? Birinin kıymetini anlamak için geç kalmadan kıymet verin sevdiklerinize.
Benim gibi geç kalmadan, pişmanlık duymadan, ne yaparsa yapsın ses çıkarmadan, onun kıymetini bilerekten
kıymet verdiğinizi, sevildiğini  hissettirin..

GEÇ KALMAYIN..

 -EBRU KIVRAK-
13.03.2012 Pazar
12:08..
       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder